Marx'ın yolu


Marx’ın Yolunda: İnsanlığın Özgürleşme Yürüyüşü

İnsanlık uzun bir yol yürüyor…
Yoksulluğun, savaşların, adaletsizliğin gölgesinde ama hâlâ umutla.
Her çağda, birileri bu yolu yeniden aydınlatmaya çalıştı.
Marx da o yolun taşlarını, geçmişin analizinden, emeğin alın terinden, düşüncenin cesaretinden ördü.
O, sadece bir filozof değil; tarihin nabzını tutan, insanlığın vicdanını harekete çağıran bir yolcuydu.

Hukuk ve felsefe eğitimiyle düşünceye disiplin kazandırmış; Hegel’in diyalektiğini, Feuerbach’ın materyalizmini, İngiliz ekonomistlerin verilerini insanın kurtuluş bilimi haline getirmişti.
Yoksul işçilerin yanında yaşamış, adalet duygusunu teorinin değil, pratiğin içinden kurmuştu.
Bu yüzden Marx’ın yolu ne sadece düşünsel bir çizgidir, ne de yalnızca devrimci bir çağrıdır — ikisini birbirine bağlayan diyalektik bir yürüyüştür.

“Özgürlük, eşitlik, kardeşlik” bir zamanlar burjuvazinin sloganıydı;
Marx bu sözleri tarihin içinden geçirdi, yüzeyini kazıdı, içini halkın alın teriyle doldurdu.
Artık bu üçlü sadece bir sınıfın değil, bütün insanlığın ortak çağrısı haline geldi.
Ve bu yürüyüş, ne kadar zor, ne kadar uzun olursa olsun, devam edecek.

Marx’ın öngörüsü, bir kader değil, bir yol bilinciydi.
Tarih, üretim biçimlerinin iç çelişkileriyle ilerler, ama o çelişkileri değiştiren yine insandır.
O yüzden Marx’ın yolu hem zorunluluğun hem de iradenin yoludur.
Bir yanda sermayenin merkezileşmesi, diğer yanda emeğin kolektifleşmesi; bir yanda yabancılaşma, diğer yanda özgürleşme arayışı.
Bugün bu çelişkiler, dijital çağın algoritmalarında, ekolojik yıkımın sessiz çığlığında, emeğin görünmezleştiği fabrikalarda yeniden karşımızda duruyor.

Ama her dönemde olduğu gibi, yine insanın iradesi belirleyici olacak.
Marx’ın yolu, insanı yeniden özne kılan bir yoldu.
Tarihi anlamakla kalmadı, değiştirme cesaretini insana bıraktı.

Bugün bu yolu, artık yalnızca işçiler değil; doğa için, kadınlar için, halkların özgürlüğü için yürüyen herkes sürdürüyor.
Yani Marx’ın yolu, dar bir ideolojinin değil, insanlığın özgürleşme potansiyelinin yoludur.

İnsanlık, üretici güçlerini geliştirdikçe, kendini daha fazla özgürleştirme olanağına kavuşur.
Ama bu olanağı gerçeğe dönüştürecek olan, bilinçli bir yürüyüştür.

Yol orada.
Ama adımlar bizim.
Ve biz yürüdükçe tarih ilerler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

derin sistemik kriz

kapital, ekolojik sosyalizm 7

insanlığın yol haritası giriş