Demirtaş'ın mesajı
Cezaevinden Gelen Politika: Demirtaş'ın Üç Mesajı
2016'dan beri Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş'ın son dönem söylemi, üç ana eksen etrafında şekilleniyor: Barış sürecine eleştirel destek, muhalefet ittifakına çağrı ve AİHM kararlarının uygulanması talebi. Bu üç eksen, hem Türkiye'nin siyasi iklimini hem de muhalefet cephesindeki gerilim hatlarını net biçimde gösteriyor.
Birinci Mesaj: "Kardeşlik Hukuku Nerede?"
Demirtaş, Ekim sonu T24'teki yazısında, devam eden süreç için "güvenlik boyutunda mesafe kat edildiğini" kabul etti ancak "kardeşlik hukuku ve duygusunun onarılması"yla ilgili tek bir sonuç alıcı adım atılmadığını söyledi.  (Euronews)
Burada dikkate değer olan, Demirtaş'ın sürecin varlığını inkâr etmemesi. Erdoğan, Bahçeli ve Öcalan'ın inisiyatifleriyle gelişmeler yaşandığını açıkça belirtiyor.  (Euronews) Ancak hemen ardından gelen eleştiri, onun siyasi pragmatizminin sınırlarını da çiziyor.
Peki somut olarak ne istiyor? Diyarbakır'da Amedspor-Trabzonspor kardeşlik maçı, Karadenizlilerin Diyarbakır evlerinde misafir edilmesi, Milli Eğitim Bakanlığı'nın Kürtçe-Türkçe sözlük basması, Bursa ve Diyarbakır Ulu Camilerinde aynı anda Türkçe-Kürtçe kardeşlik hutbesi okunması gibi sembolik adımlar.  (Euronews)
Bu öneriler aslında bir siyasi stratejiyi ele veriyor: Toplumsal zemini güçlendirmeden, gündelik hayata dokunan sembollere odaklanmadan yapılan hiçbir anlaşma sürdürülebilir olamaz.
İkinci Mesaj: CHP'ye Sahip Çıkmak
Aynı yazıda, CHP'ye yönelik "mutlak butlan, iptal, tutuklama, kayyım, casusluk, rüşvet" operasyonlarını eleştirerek bunların daha fazla ayrışma yarattığını söyledi.  (Euronews)
Bu ifade, Demirtaş'ın muhalefet stratejisindeki netliği gösteriyor. Kürt siyasi hareketinin geleneksel söylemiyle kıyaslandığında, CHP'yi bu kadar açık savunmak radikal bir pozisyon. Öte yandan Mart ayında kaleme aldığı yazıda "Yeni Türk-Kürt ittifakı Suriye, Irak ve İran Kürtlerini de olumlu etkileyecek. Türkiye gibi büyük ve güçlü bir devlet esasında bütün Kürtlerin devleti olacak" ifadesini kullanmıştı.  (Gazete Oksijen)
Yani Demirtaş, iki yönlü bir denge kuruyor: Bir yandan barış sürecine destek, öte yandan muhalefet birliğine ısrar.
Üçüncü Mesaj: AİHM Kararı ve Hukuk Mücadelesi
Bugün itibariyle kritik bir gelişme yaşandı: AİHM, Türkiye'nin Demirtaş hakkındaki itirazını reddetti ve 8 Temmuz 2025 tarihli "tutukluluğun siyasi nedenlerle sürdüğü ve serbest bırakılması gerektiği" yönündeki karar kesinleşti.  (Besniguncel)  (Haberler)
Mart ayında eşi Başak Demirtaş'ın ameliyatı nedeniyle İstanbul'a getirilen Demirtaş'ı, Devlet Bahçeli telefonla aramış ve eşine geçmiş olsun dileklerini iletmişti.  (Medyascope) Bu görüşme, kulislerde sürecin en ilginç detaylarından biri olarak yorumlandı.
Demirtaş'ın Siyaseti: Çelişki mi, Strateji mi?
Demirtaş'ın söyleminde dikkat çeken unsur, aynı anda hem barış sürecine destek hem de iktidarı sert eleştiri. Haziran ayında İsrail-İran geriliminde "Edirne'den Hakkari'ye kadar 86 milyonluk bir halk ordusuna dönüşeceğiz, ortak vatanımızı canımız pahasına savunacağız" diyerek milliyetçi bir dil kullanmıştı.  (Gazete Oksijen)
Bu nasıl okunmalı? Çelişki mi, yokone stratejik belirsizlik mi?
Belki de Demirtaş'ın siyaseti, içinde bulunduğu koşulların dayattığı bir denge sanatı. Dokuz yıldır cezaevinde, ama siyasi varlığını sürdürme ısrarında. Somut öneriler sunuyor, ama iktidardan uzakta. Muhalefete kucak açıyor, ama Kürt siyasi hareketinin tabanını da kaybetmemeye çalışıyor.
Sonuçta Demirtaş'ın sesi, Türkiye siyasetinin içinde bulunduğu ikilemlerle yankılanıyor: Barış mı çatışma mı? Hukuk mu siyaset mi? Birlik mi kutuplaşma mı?
Bugün kesinleşen AİHM kararı, bu soruların pratikte nasıl yanıtlanacağını gösterecek.
Yorumlar
Yorum Gönder