engels'i yeniden okumak

# Ayakları Üzerine Konan Felsefe: Engels'i Yeniden Okumak

## Bir Hesaplaşma Hikayesi

1886'da Friedrich Engels bir kitap yayımladı: "Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu." Başlık sıkıcı, içerik patlayıcı. Bu metin aslında bir hesaplaşma hikayesiydi - hem entelektüel babalarla, hem kendi gençlikleriyle, hem de tüm bir felsefe geleneğiyle.

Marx ve Engels gençliklerinde Hegel'e hayrandılar. Berlin birahanelerinde, duman duman odalarda, o ünlü diyalektik hakkında sabahlara kadar tartışmışlardı. Sonra Feuerbach'ı keşfettiler ve büyülenmiştir. Ama bir şey eksikti. Sonunda kendi yollarını buldular.

Engels'in bu kitabı, o yolculuğun haritasıdır.

---

## Başı Aşağı Duran Dünya

Hegel'in felsefi sistemi muhteşem bir yapıydı. Her şeyi açıklıyordu - doğayı, tarihi, toplumu, devleti. Tek sorun, başı aşağı duruyordu.

Hegel'e göre gerçek olan "Mutlak İdea"ydı. Düşünce birincildi, madde ikincil. Tarih, bu soyut İdea'nın kendini gerçekleştirme süreciydi. Prusya monarşisi? İşte İdea'nın olgunlaşmış hali!

Marx ve Engels şöyle dediler: "Pekala, ama insanlar önce düşünmüyor, önce yiyor. Önce fikir üretmiyor, önce ekmek üretiyor."

Devrim buydu: Hegel'in diyalektiğini alıp, ayakları üzerine oturtmak. "Başı aşağı duran" felsefeyi "düzeltmek."

Diyalektik yöntem harika bir şeydi - değişimi, çelişkiyi, gelişimi görüyordu. Ama idealist içeriği yanlıştı. Gerçek olan İdea değil, maddeydi. Düşünce, maddi dünyanın beynimize yansımasıydı.

---

## Feuerbach: Yarı Yolda Kalan Devrim

Feuerbach daha cesur bir adım attı. Dedi ki: "Tanrı insanı yaratmadı, insan Tanrı'yı yarattı."

Bu bomba gibiydi. Din artık gökten gelen bir vahiy değil, yeryüzünden yükselen bir yaratımdı. İnsan kendi özelliklerini - sevgi, adalet, güç - dışsallaştırıp kutsallaştırıyordu. Tanrı, insanın aynasıydı.

Feuerbach materyalistti. Ama sorun şuydu: Seyirci bir materyalistti.

Engels'in eleştirisi kesindi: Feuerbach dünyayı yorumladı, değiştirmeyi düşünmedi. İnsanı toplumdan soyutladı, soyut bir "insan özü"nden bahsetti. Tarihi anlamadı. Doğa konusunda materyalistti ama toplum konusunda idealist kaldı.

Feuerbach sevgiden bahsediyordu. Oysa dünya sınıf savaşlarıyla çalkalanıyordu. 1848 devrimleri patlak vermişti, barrikatlarda insanlar ölüyordu. "Sevgi" teorisiyle burjuvazi devrilir miydi?

---

## Büyük Soru: Tavuk mu Yumurta mı?

Engels kitabında "felsefenin büyük temel sorusu"nu formüle ediyor: Düşünce ile varlık, tin ile doğa arasındaki ilişki nedir? Hangisi birincildir?

Bu soru metafizik görünebilir ama son derece pratiktir.

Eğer düşünce birincilse, toplumu değiştirmek için fikirleri değiştirmek yeter. Eğitim, propaganda, bilinçlendirme... İyi fikirler yayılırsa toplum iyileşir.

Ama eğer madde birincilse - yani maddi üretim ilişkileri, ekonomik yapı birincilse - o zaman toplumu değiştirmek için bu maddi temelleri değiştirmek gerekir. Kapitalizmi eğitimle aşamazsınız, devrimle aşarsınız.

İşte Marksizmin politik keskinliği buradan gelir.

---

## Her Şey Bir Arada: Diyalektik Materyalizm

Marx ve Engels şöyle bir sentez yaptılar:

**Hegel'den aldıkları:** Diyalektik yöntem. Her şey hareket halinde, değişim içinde. Karşıtlar birbirine dönüşüyor. Nicelik niteliğe sıçrıyor. Tarih durağan değil, çatışmalarla ilerliyor.

**Feuerbach'tan aldıkları:** Materyalist temel. Madde birincil, bilinç ikincil.

**Yarattıkları:** Diyalektik materyalizm. Maddi dünyanın kendi diyalektik yasalarla hareket ettiğini gören bir felsefe.

Ama asıl bombayı toplum analizine koydular: Tarihsel materyalizm.

---

## Tarih Önce Üretilir, Sonra Düşünülür

Engels'in en radikal iddiası şuydu: Tarihi belirleyen fikirler değil, maddi üretim ilişkileridir.

İnsanlar tarihi yapıyor ama diledikleri gibi değil. Çünkü önce somut ihtiyaçları var: Yemek yemek, barınmak, giyinmek. Bunun için üretim yapıyorlar. Ve bu üretim belli ilişkiler içinde gerçekleşiyor.

Feodal toplumda toprak sahipleri ve serfler var. Kapitalist toplumda fabrika sahipleri ve işçiler var. Bu maddi ilişki, toplumun temelini oluşturuyor - "altyapı."

Üzerinde ise "üstyapı" yükseliyor: Devlet, hukuk, din, felsefe, sanat... Bunlar altyapıdan bağımsız değil. Ama tamamen mekanik belirlenmiyorlar da.

İşte diyalektik burada devreye giriyor: Altyapı üstyapıyı belirliyor, ama üstyapı da altyapıyı etkiliyor. Karşılıklı, dinamik bir ilişki.

---

## Bugün Ne Anlama Geliyor?

Burası 2025. Engels'in kitabı 140 yaşında. Hâlâ geçerli mi?

**Bakalım:**

Kapitalizm çökmedi mi? Hayır. Ama krizden krize gidiyor. 2008 çöküşü unutuldu mu? Gelir uçurumu kapandı mı? Dünyanın en zengin 1%'i hâlâ diğer 99%'den fazla servete sahip değil mi?

İşçi sınıfı yok mu? Hayır. Ama dönüşüyor. Artık fabrika işçisi yanında "dijital proletarya" var: Uber sürücüleri, Getir kuryeleri, çağrı merkezi çalışanları, algoritmaların kölesi freelancer'lar...

İdeoloji bitti mi? Aksine, daha güçlü. Sadece artık televizyonlar üzerinden değil, algoritmalar üzerinden işliyor. Facebook zaman tünelimiz, TikTok için'imiz, Instagram gerçekliğimiz - hepsi birer ideolojik aygıt.

Engels'in "üretim ilişkileri" analizi bugün platform kapitalizmine, veri sömürüsüne, yapay zeka ekonomisine uygulanabilir.

---

## İklim Krizi: Engels Haklıydı

Belki de Engels'in en çarpıcı güncelliği iklim krizinde.

"Metabolik yarık" diye bir kavram var. John Bellamy Foster, Marx ve Engels'in metinlerinden geliştirdi. Fikir şu: Kapitalizm, doğa ile toplum arasındaki maddi değişimi (metabolizma) bozuyor.

Kapitalist üretim kâr için üretir. Doğanın döngülerine, sınırlarına aldırmaz. Fosil yakıtları yakar, ormanları keser, denizleri kirletir. Sonuç: Ekolojik çöküş.

İklim krizi bir fikir meselesi değil. "Bilinçlenelim, çevreyi sevelim" demeniz bir şeyi değiştirmez. Çünkü kriz, kapitalist üretim ilişkilerine gömülü.

Shell'i ikna edemezsiniz, BP'yi eğitemezsiniz. Onlar kâr için var. Sistem böyle çalışıyor.

Çözüm? Üretim ilişkilerini değiştirmek. İşte Engels'in materyalizmi burada hayati önem kazanıyor.

---

## Eleştiriler: Engels Her Şeyi Açıklamıyor

Tabii Engels'i dogmatik okursanız sorunlara düşersiniz.

**Birincisi:** Her şeyi ekonomiye indirgemek. Kadın mücadelesi, LGBTI+ hakları, etnik kimlikler - bunlar sadece "sınıf mücadelesinin yan ürünleri" değil. Kendi özerk dinamiklerine sahipler.

Kesişimsellik teorisi burada devreye giriyor: Sınıf, cinsiyet, ırk, cinsel yönelim iç içe. Bunları birbirine indirgemeden, eklemli bir analiz gerekiyor.

**İkincisi:** Proletaryanın otomatik devrimci özne olacağı varsayımı. Olmadı. Tarih daha karmaşık işledi. İşçiler bazen faşizmi destekledi, bazen milliyetçiliği.

**Üçüncüsü:** Sovyet deneyimi Marksizmi iflah etti. Devlet kapitalizmi, bürokrasi, totalitarizm... Bunlar "Marksizmin uygulanması" olarak sunuldu. Ama Engels bunu düşünmemişti.

---

## Peki Ne Yapmalı?

Engels'i ne kutsal kitap gibi okuyun, ne de çöpe atın.

Onun *metodunu* alın: Diyalektik düşünce, maddi analiz, bütünsel bakış, praksis.

Her zaman şunu sorun: Bu fikrin, bu ideolojinin, bu politikanın maddi temeli nedir? Kimin çıkarına hizmet ediyor?

"Doğal" görünen şeyleri sorgulayın. Kapitalizm "insan doğası" değil, tarihin belli bir aşaması.

Ama aynı zamanda Engels'i aşın. Ekofeminizmi, postkolonyal teoriyi, queer teoriyi, Afropessimizmi ekleyin analize.

21. yüzyılın Marksizmi, 19. yüzyılın kopyası olamaz. Ama temeller sağlam.

---

## Sonuç: Başı Aşağı Duran Sadece Felsefe Değil

Engels'in mesajı basit ama radikal: Dünya başı aşağı duruyor. Ve onu ayakları üzerine oturtmak için onu değiştirmemiz gerekiyor.

Filozoflar dünyayı çeşitli biçimlerde yorumladılar, oysa sorun onu değiştirmektir.

Bu sadece bir slogan değil. Bir hayat felsefesi.

2025'te, iklim krizi, eşitsizlik, otoriter yükseliş, dijital gözetim çağında, Engels'in o 140 yıllık kitabı hâlâ bize bir şeyler söylüyor:

Dünyayı anlayın. Ama sadece anlamakla kalmayın. Değiştirin.

Ve değiştirirken, onu ayakları üzerine oturtun.

---

*"Tüm katı olan buharlaşıp gidiyor, tüm kutsal olan dünyevileşiyor."* - Komünist Manifesto

Bu da Engels'in mirası. Eleştirel, radikal, umutlu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

derin sistemik kriz

kapital, ekolojik sosyalizm 7

insanlığın yol haritası giriş